İtiraz kanun yolu Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Altıncı Kitap İkinci Kısım’ında Olağan Kanun Yollarının ilki olarak düzenlenmiştir.
Olağan kanun yolları, henüz kesinleşmemiş yani derdest davalarda başvurulan kanun yollarıdır. Olağan kanun yolları; itiraz, istinaf ve temyizdir.
1.Genel Olarak
Hâkim veya kanunda gösterildiği hallerde mahkeme kararına karşı, kanunda belirtilen kişiler tarafından yedi gün içinde kararı veren mercie yapılacak başvuru üzerine kararın yeniden incelenmesine ilişkin kanun yoluna itiraz denir[1] .
412 Sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu itiraz yolunu adi ve acele olmak üzere iki farklı şekilde düzenlemekteydi. Mülga yasada adi itiraz kural iken acele itiraz istisnaydı. 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu bu ayrımı kaldırarak itiraz yolunu başvuru şartları, usulü ve sonuçları tek olan bir yasa yolu olarak düzenlemeyi tercih etmiştir. 5320 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 7. maddesi Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu gereğince süre konulmamış adî itiraza tâbi kararlara karşı Ceza Muhakemesi Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi gün içinde itiraz yoluna başvurulabileceğini, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ve diğer kanunlarda yer alan acele itirazlar hakkında Ceza Muhakemesi Kanununun itiraza ilişkin hükümlerinin uygulanacağını hüküm altına almıştır.
2.İtiraz Yoluna Gidilebilecek Kararlar
Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.(CMK m.267)
2.1.Hâkim Kararları
Kural olarak bütün hakimlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilmektedir. Hakimlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilmesi için açık bir kanuni düzenlemeye ihtiyaç yoktur.
İtiraz kanun yoluna başvuru açısından hangi kararların hâkimlik hangi kararların mahkeme kararı olduğu oldukça önemlidir. Soruşturma aşamasında hâkim tarafından verilen bütün kararlar hakimlik kararıdır. Kovuşturma evresinde naip hâkim ve mahkeme başkanı sıfatıyla verilen kararlar hâkimlik kararıdır.
Ceza muhakemesi sisteminde hâkim kararları; sulh ceza hâkimliği kararları, başkan sıfatıyla verilen kararlar, naip hâkim sıfatıyla ve istinabe edilen hâkim sıfatıyla verilen kararlar olarak karşımıza çıkmaktadır[2].
Kovuşturma aşamasında asliye ceza mahkemelerinin verdiği bir kararın hâkimlik kararı mı mahkeme kararı mı olduğu, bu kararın ağır ceza mahkemesinde kim tarafından verildiğine bakılarak tespit edilir. Yani asliye ceza mahkemesinin verdiği bir karar ağır ceza mahkemesinde sadece başkan veya naip üye tarafından veriliyorsa hâkimlik kararıdır, ağır ceza mahkemesinde kurul tarafından veriliyorsa mahkeme kararıdır. Yani kovuşturma aşamasında asliye ceza mahkemeleri toplu mahkeme olsaydı başkanın veya naip hâkimin vermesi gereken kararlar mahkemeyi teşkil eden tek hâkim tarafından verilse dahi hâkimlik kararıdır[3].
Öğretide, her ne kadar itiraz yoluna gidilebilen hâkimlik kararlarının kanunda açıkça gösterilmesine gerek olmasa da itiraz yoluna gidilemeyen hâkimlik kararlarının kanunda tek tek gösterilmesi gerektiği ifade edilmektedir. Hâkimlik makamının bir kısım kararlarına istisnai olarak itiraz edilemeyeceğini ifade eden bu yazarlar hâkimin reddi isteminin kabulüne ilişkin karar(CMK m.28/1), eski hale getirme isteminin kabulüne ilişkin kararları (CMK m.42/2) örnek olarak göstermektedir[4] .
2.2.Mahkeme Kararları
Kovuşturma evresinde görevli olup naip hâkim ve başkan sıfatıyla verilen veya naip hâkim ve mahkeme başkanı sıfatıyla verilebilen kararlar hariç hâkim(ler) tarafından verilen kararlardır. Bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilmesi için açık bir kanun hükmü gereklidir. Kanun koyucu itiraz yoluna başvurulabilen mahkeme kararlarını tek bir maddede saymak yerine her birini ilgili olduğu konu içinde düzenleme yoluna gitmiştir.
İtiraz yoluna gidilebilen mahkeme kararlarına madde bakımından yetkisizlik(görevsizlik) kararları, tutuklamaya ilişkin kararlar, yer bakımından yetkisizlik kararları, eski hale getirme isteminin reddine ilişkin karar, adli kontrole ilişkin karar, HAGB kararı, durma kararı, gözlem altına alınma kararı, hakimin ret isteminin geri çevrilmesine ilişkin kararlar örnek olarak gösterilebilir.
3.İtiraz Yoluna Gidilemeyecek Kararlar
3.1.Mahkemenin Yargılama Faaliyeti Sonunda Verdiği Karar: Hüküm
Mahkemenin yaptığı yargılama faaliyeti sonucunda verdiği kararlara karşı özel olarak istinaf ve temyiz[5] yolu öngörüldüğü için itiraz yoluna gidilemez. Yargılama faaliyeti sonucunda mahkemenin verdiği HAGB kararına karşı itiraz edilebilmesi mümkün ise de HAGB CMK m.223’te yer alan hüküm çeşitleri arasında sayılmamaktadır. Bu sebeple HAGB kararı mahkemenin yargılama faaliyeti sonucunda verilen karara karşı itiraz yoluna gidilemeyeceğine ilişkin kurala istisna getirmemektedir.
3.2.Mahkemece Verilen Ara Kararlar
Mahkemece verilen bazı ara kararlar hükme esas teşkil eder. Bu kararlar hükmün verilmesi ile bağlantılı olup hükmü meydana getirmektedir. Örneğin hâkimin reddi isteminin esassız olduğuna ilişkin karar hükme esas teşkil ettiğinden hükümle birlikte istinaf veya temyiz yoluna konu edilebilir. Bu nedenle itiraz yoluna gidilmesi söz konusu değildir.
Bazı ara kararlar da hükme esas teşkil etmedikleri gibi bu kararlara karşı ne istinaf veya temyiz ne de kural olarak itiraz yoluna gidilememektedir[6]. Örneğin ceza yargılaması sisteminde yargılamanın tek duruşmada bitirilmesi hedeflenmişse de tek duruşmada bitmeyeceği durumlarda verilen yeni duruşma günü esasında bir ara karardır ancak bu ara karara itiraz yolu açılmamıştır[7] .
3.3.Hâkimlik Kararları
Bazı hâkimlik kararlarına itiraz kanun gereği mümkün değildir. Örneğin; hâkimin reddi isteminin reddine ilişkin karara karşı itiraz yoluna gidilebildiği halde hâkimin reddi isteminin kabulü kararı kesindir.(CMK m.28) Aynı şekilde itiraz merciinin verdiği karar-ilk defa merci tarafından verilen tutuklama kararı hariç- kesindir.(CMK m.271/4) Kanun koyucu itiraz edilemeyen hakimlik kararlarını tek tek saymak yerine her birini ilgili olduğu konu içinde düzenlemeyi tercih etmiştir.
3.4. Yargıtay Kararları
Yargıtay’ın yargılamayı yürüten asıl mahkeme olduğu ihtimalde verdiği kararlara karşı itiraz mümkündür. Bu ihtimalde itiraz genel usullere göre yapılır.
Yargıtay’ın temyiz mercii sıfatıyla verdiği kararlara karşı itiraz mümkün değildir. İstisnai olarak olağanüstü kanun yollarına başvuru mümkündür.
3.5.Cumhuriyet Savcılığı ve Kolluk Kararları
Hâkim ve mahkeme makamı dışında kalmaları sebebiyle cumhuriyet savcılığı ve kolluk tarafından verilen kararlara karşı itiraz kanun yoluna başvurulamaz.
Cumhuriyet savcılığınca verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı itiraz edilebilmektedir.(CMK m.172) Ancak kanun yolu olarak itiraz yoluna başvurulabilen kararların sadece hâkim ve mahkeme tarafından verildiği dikkate alındığında Cumhuriyet savcılığınca verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın teknik anlamda bir kanun yolu başvurusu olmadığı; kanun koyucunun ilgililere, verilen karara karşı başvurabilecekleri bir hukuki çare ihdas etmek istediği ancak bunu yaparken kavram karışıklığına sebep olduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki itiraz kanun yoluna başvuru süresi 7 gün iken Cumhuriyet savcılığınca verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı itiraz için kanun koyucu 15 günlük süre öngörmüştür.
4.İtiraz Yoluna Başvurabilecek Kişiler
Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar, müdafi, vekil, yasal temsilci, eş ve tutuklu diğer olağan yasa yollarında olduğu gibi itiraz yoluna da başvurabilmektedirler.
Diğer olağan yasa yollarına başvuru hakkına sahip olan kişiler dışında sadece itiraz yoluna başvurma hakkına sahip olan kişiler de bulunmaktadır. Kanun koyucu, menfaatlerinin ihlal edildiğini gözeterek bu kişilere sadece menfaatlerini ihlal eden kararla sınırlı olmak kaydıyla itiraz hakkı tanımıştır. Örneğin; yasal bir sebep olmaksızın tanıklıktan veya yeminden çekinen tanık hakkında disiplin hapsine hükmedilmesi durumunda tanık bu karara karşı itiraz yoluna gidebilmektedir. Benzer şekilde bilirkişinin (CMK m.71), beden muayenesi ve vücudundan örnek alınması kararına karşı şüpheli veya sanığın (CMK m.75/6),istenen eşyayı vermeyen kişinin(CMK m.124/2) itiraz yetkisi bulunmaktadır.
5.İtiraz Yoluna Başvuru Süresi ve Usulü
Hâkim veya mahkeme kararına itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde yapılır. İtiraz, kararı veren hakim veya mahkemeye verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onaylar. (CMK m.268/1)
Tutuklu bulunan şüpheli veya sanık itiraz başvurusunu zabıt kâtibine veya tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunarak veya bu hususta bir dilekçe vererek başvurabilir. (CMK m.263)
6.İtiraz Yolunda Başvuruda Yanılma
Kanun yoluna başvurma hakkı olanlar bu haklarını kullanırken yasanın öngördüğü usulde yanılgıya düşebilirler. Bu yanılgı, yanlış kanun yoluna başvurulması şeklinde kendini gösterebileceği gibi yanlış mercie başvurulması şeklinde de vücut bulabilir[8].
Kanun koyucu kanun yoluna başvuruda yanılmayı kanun yolları başlıklı altıncı kitapta genel hükümler bölümünde düzenlemiştir. İtiraz yoluna başvuruda yanılmaya ilişkin özel bir düzenleme de bulunmadığından bu hususta genel hükümler uygulanır.
Kabul edilebilir bir kanun yolu başvurusunda kanun yolunun veya merciin belirlenmesinde yanılma, başvuranın haklarını ortadan kaldırmamaktadır.(CMK m.264/1)Burada dikkat edilmesi gereken husus yanlış kanun yoluna başvurulması veya yanlış mercie başvurulması dışında kabul edilebilir bir başvurunun gerekli bütün şartlarının mevcut olması gerektiğidir. Başvuru bu şartları taşıyorsa merci, başvuruyu derhal görevli ve yetkili mahkemeye gönderir.(CMK m.264/1)
Yargıtay, kanun yoluna başvuruda yanılma imkânından cumhuriyet savcısının yararlanılmasının mümkün olmadığını uzun yıllar istikrarlı bir biçimde içtihat etmiştir[9] .Ancak bu anlayış terk edilerek cumhuriyet savcısının da kanun yolunun belirlenmesinde yanılma kurumundan faydalanabileceği isabetli olarak kabul edilmiştir[10] .
7.İtiraz Yoluna Başvuruda Feragat ve Vazgeçme
Kanun koyucu kanun yoluna başvurudan vazgeçmeyi kanun yolları başlıklı altıncı kitapta genel hükümler bölümünde düzenlemişken feragat kurumu düzenlenmemiştir. Ancak hukukun genel ilkeleri gereği hak sahibi hakkını kullanmak istemediğini özgür iradesiyle açıklayabilir. Kanun yolundan feragat, kararın ilgiliye bildirilmesinden kanun yolu için öngörülen sürenin bitimine kadar mümkündür[11].Ancak Yargıtay kanun yolundan feragatin Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenmediğini bildirerek feragatin mümkün olmadığını bildirmektedir[12] .
Kanun yoluna başvuran kişinin başvurudan vazgeçmesi merci tarafından karar verilinceye kadar mümkündür.(CMK m.266/1)Merci tarafından karar verilinceye kadar deyiminin kararın kesinleşmesini ifade ettiği kabul edilmelidir[13]. Cumhuriyet savcısı sanık lehine kanun yoluna başvurmuşsa onun rızası olmadan kanun yolundan vazgeçemez. (CMK m.266/1/c.2)Bu hükümle cumhuriyet savcısının yaptığı kanun yoluna başvurusuna güvenerek kanun yoluna başvurmayan sanığın olası hak kayıplarının önüne geçilmeye çalışılmıştır.
Müdafiin veya vekilin yapılan kanun yolu başvurusundan vazgeçebilmesi için, vekâletnamede bu hususta özel bir yetki bulunması gereklidir. (CMK m.266/2)
Şüpheli veya sanığın; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz olması sebebiyle istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirildiği durumlarda şüpheli veya sanığın iradesi müdafiinin iradesiyle çelişirse müdafiin iradesine üstünlük tanınır[14].(CMK m.266/3)
8.İtirazı İncelemeye Yetkili Merciler
İtiraz prosedüründe itirazı ilk inceleyecek olan yargılama makamı kararı veren hâkim veya mahkemedir. Hâkim veya mahkeme itirazı yerinde görürse kararı düzeltir, görmezse mercie gönderir. Ceza Muhakemesi Kanunu sistematiği, itirazı inceleyecek mercii kararı veren makama göre belirlemektedir.
8.1. Hakim Kararını İnceleyen Merciler
2014 yılında 6545 Sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle soruşturma evresinde hakim tarafından verilmesi gereken kararları vermek için sulh ceza hakimliği kurulmuştur. Değişiklikten önce sulh ceza işleri nöbet usulüyle yürütülmekteydi. Hukuk mahkemeleri hakimleri de yeri geldiğinde nöbet gereği bu işleri yapmaktaydılar. Verilen kararlara itiraz edildiğinde itiraz merciinin tespiti noktasında uygulamada çeşitli tereddütler doğmaktaydı[15] .
Sulh ceza hâkimliği kararlarına yapılan itirazlarda inceleme, o yerde birden fazla sulh ceza hâkimliğinin bulunması hâlinde, kararı veren hakimliği numara olarak izleyen hâkimliğe; son numaralı hâkimlik için bir numaralı hâkimliğe; ağır ceza mahkemesinin bulunmadığı yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine; ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, en yakın ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine aittir. İtiraz üzerine ilk defa sulh ceza hâkimliği tarafından verilen tutuklama kararlarına itiraz edilmesi durumunda da yukarıdaki usul uygulanır. Ancak, ilk tutuklama talebini reddeden sulh ceza hâkimliği, tutuklama kararını itiraz mercii olarak inceleyemez.(CMK m.268/3-a,b)
8.2. Mahkeme Kararını İnceleyen Merciler
Asliye ceza mahkemesi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazlar yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesi tarafından incelenir.
Ağır ceza mahkemesi ve mahkeme başkanı tarafından verilen kararlar hakkındaki itirazlar, o yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daire tarafından; son numaralı daire için birinci daire tarafından; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa, en yakın ağır ceza mahkemesi tarafından incelenir.
Naip hâkim kararlarına yapılacak itirazların incelenmesi, mensup oldukları ağır ceza mahkemesi başkanına, istinabe olunan mahkeme kararlarına karşı yukarıdaki paragraflarda belirtilen esaslara göre bulundukları yerdeki mahkeme başkanı veya mahkemeye aittir.
Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları ile Yargıtay ceza dairelerinin esas mahkeme olarak baktıkları davalarda verdikleri kararlara yapılan itirazlarda; üyenin kararını görevli olduğu dairenin başkanı, daire başkanı ile ceza dairesinin kararını numara itibarıyla izleyen ceza dairesi; son numaralı daire söz konusu ise birinci ceza dairesi inceler.
9.İtiraz Yoluna Başvurmanın Etkisi
İtiraz, kararın yerine getirilmesinin geri bırakılması sonucunu doğurmaz. Ancak, kararına itiraz edilen makam veya kararı inceleyecek merci tarafından kararın geri bırakılması kararı verilebilir.(CMK m.269) Kanunda her ne kadar “geri bırakma” ifadesi tercih edilmişse de geri bırakmanın infazına başlanan kararın yerine getirmesinin durdurulmasını da kapsadığı kabul edilmelidir[16]. Burada dikkat edilmesi gereken husus geri bırakma kararını hem kararı veren makam hem de itirazı inceleyecek merci verebilmektedir. Geri bırakma kararı verilmesi kural olarak ihtiyaridir.
Gözlem altına alma kararına karşı itiraz yoluna gidilmişse; itiraz, kararın yerine getirilmesini herhangi bir geri bırakma kararına ihtiyaç duyulmaksızın durdurur. (CMK m.74/4)
10.İtirazın İncelenmesi Usulü
İtiraz, kararı veren hâkim veya mahkemeye yapılır. Doğrudan mercie başvurulması mümkün değildir. Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir. Bu ihtimalde itiraz prosedürü tamamlanmış olur. Hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görmezse başka herhangi bir inceleme yapmaksızın en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir.
Merci, itirazı usul(kabul edilebilirlik) ve esas yönlerinden ayrı ayrı inceleyerek karar verir[17] . Kararın itiraz yoluna konu edilemeyecek bir karar olması, başvuranın itiraz hakkının bulunmaması, yasal süre geçtikten sonra başvurunun yapılması hallerinde kabul edilebilirlik şartlarını taşımayan başvuru işin esasına girilmeden reddedilir. Kabul edilebilirlik şartlarının varlığı halinde işin esasına girilir[18].
İtiraz edilen hususların açıkça gösterilmesi gerekiyorsa da itiraz gerekçelerinin açıkça bildirilmemiş olması merciin itirazı incelemesine engel teşkil etmez [19].
İtirazın incelenmesinde, itiraz olunan karar bakımından hem maddi yönden ve hem de hukuki yönden bir değerlendirme yapılır. Konu hakkında yeni bir karar verme yetkisine sahip olan merciin maddi vakıaları yeniden incelemeden bunu yapması mümkün olamayacağından itirazı inceleyen merciin maddi yönden de denetim yapabileceğinin kabulü gerekir [20]. Buna göre, karara temel teşkil eden deliller ve maddi olgular ile bunu doğuran hukuki durum birlikte değerlendirilir [21]. Merci, inceleme yaparken sadece dosyayla bağlı değildir. Kendisi de konu ile ilgili gerekli araştırmayı yapabilir. Gerek duyması halinde keşif yapabilir veya tanık dinleyebilir[22].
Merci, gerek iş yoğunluğu gerek diğer sebeplerle bu araştırma ve incelemenin başka görevli tarafından yapılmasını da emredebilir[23].(CMK m.270/1/c.2)
İtirazı inceleyecek merci, yazı ile cevap verebilmesi için itirazı, Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilir.(CMK m.270/1)
İtirazın sadece hasma değil, aynı zamanda cumhuriyet savcısına da bildirilmesinin sebebi tasarı gerekçesinde şu şekilde açıklanmaktadır: “Ceza yargılamasının amacı gerçeği araştırmak ve bulmaktır. Kamu adına görev yapan ve yargılama işlevinin en önemli öğelerinden olan cumhuriyet savcısı bu amaç doğrultusunda işlevlerini yerine getirir. Şüpheli veya sanığın yararına da kanun yoluna başvurulabilir. Bu nedenle Cumhuriyet savcısı taraf değildir. Madde bunu vurgulamak için cumhuriyet savcısını taraflardan ayrı olarak belirtmiştir”[24].
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 101 ve 105 inci maddeler uyarınca yapılan itiraz üzerine Cumhuriyet savcısından görüş alınması durumunda, bu görüş şüpheli, sanık veya müdafiine bildirilir. Şüpheli, sanık veya müdafii üç gün içinde görüşünü bildirebilir. (CMK m.270/2)
Kanunda yazılı haller saklı kalmak kaydıyla itiraz hakkında duruşma yapılmaksızın karar verilir. Ancak gerekli görüldüğünde cumhuriyet savcısı ve sonra müdafii veya vekil dinlenir. (CMK m.271/1)
İtiraz incelemesi kural olarak duruşmasız ve dosya üzerinden yapılacak, merci gerekli görürse Cumhuriyet savcısı, müdafii veya vekili de dinleyebilecektir. Ancak CMK'nun 271. maddesi dikkate alındığında bu dinleme duruşma şeklinde yapılmayacaktır, zira duruşma yapılabilmesi kanunda açık hüküm bulunmasına bağlıdır [25].
11.İtiraz İncelenmesi Neticesinde Verilecek Karar
Merci, itiraz hakkındaki kararını mümkün olan en kısa sürede verir. (CMK m.271/3) Merci, itirazı yerinde görmezse itirazın reddine karar verir. İtirazı haklı bulursa hukuka aykırı olduğunu tespit ettiği kararı kaldırarak itiraz konusunda da kendisi karar verir.
…"İtiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir" şeklindeki düzenlemenin nasıl anlaşılması gerektiği üzerinde de durulmalıdır. Kanunun 271/2. maddesindeki düzenlemeye göre, merci, itirazı yerinde görürse itirazın kabulüyle birlikte "itiraz konusu" hakkında da karar verecektir. Başka bir anlatımla merci, itirazı kabul ettiğinde, verilmesi ya da kaldırılması gereken bir karar varsa bunu; kararı veren mahkemeye bırakmadan kendisi vermeli ya da kaldırmalıdır, örneğin görevsizlik kararına yönelik bir itirazı inceleyen merci, itirazı yerinde görürse aynı zamanda görevsizlik kararını da kendisi kaldırmalıdır. Dolayısıyla, kanunda yer alan "İtiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir" hükmü, itirazı kabul eden merciin sadece "itiraz konusu" hakkında karar vermesi şeklinde anlaşılmalıdır. Buna karşın bu hüküm itiraz konusu dışında dosyanın esası hakkında da yargılamayı sonuçlandıracak (örneğin görevsizlik kararını kaldıran merciin dosyanın esası hakkında karar vermesi ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararı kaldıran merciin hükmü açıklaması gibi) bir karar vermesi gerektiği şeklinde yorumlanmamalıdır[26].
Merci tarafından verilen karar kesindir. Ancak merci tarafından ilk kez tutuklama kararı veriliyorsa bu karara karşı yine bir defaya mahsus olarak itiraz mümkündür.(CMK m.271/4) Kişi, cumhuriyet savcılığınca tutuklama talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk edilmesine rağmen tutuklanmadığı durumda savcılığın itirazı üzerine dosyayı inceleyen merci kişinin tutuklanmasına karar verirse merciin tutuklama kararına karşı itiraz yoluna gidilebilir.
Yargıtay bir kararında “Merciin, itiraz üzerine verdiği kararları kesindir; ancak ilk defa merci tarafından verilen tutuklama kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.” ve yine anılan Kanun’un 111/2. maddesindeki “Adli kontrole ilişkin kararlara itiraz edilebilir.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, …ilk defa şüpheli hakkında tahliye ve adli kontrole ilişkin karar verildiği cihetle, Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan 18.4.2008 tarihli itiraz üzerine bir karar verilmesi gerektiği dikkate alınmaksızın, yazılı şekildeki gerekçeyle itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülemediğinden”[27] bozulmasına karar vermiştir. Merciin verdiği adli kontrol kararına yapılan itirazın incelenmesinin mümkün olduğuna hükmeden Yargıtay öğretide haklı eleştiriler almıştır[28] .
İtiraz yoluna konu edilen ancak istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen kararlar karşı kanun yararına bozmaya konu edilebilir.(CMK m.309/1)
12.İtirazın Kanun Yolu Niteliği
Hâkim veya mahkemece verilen kararın hukuka aykırı olduğu kanısındaki ilgililer kanun yoluna başvurabilmektedirler. Kanun yoluna başvurunun çeşitli sonuçları bulunmaktadır. İtirazın kanun yolu niteliği incelenirken diğer olağan kanun yollarına başvurunun doğurduğu sonuçlara vücut verip vermediği incelenmektedir.
12.1. Aktarma Etkisi
Kanun yollarına başvuru neticesinde davanın, davayı sonuçlandıran yargılama makamından alınarak bir başka yargılama makamına gönderilmesine aktarma etkisi denilmektedir[29]. İtiraz yolunda itirazı ilk önce kararı veren hakim veya mahkeme inceler. İtirazı yerinde gördüğü takdirde kararı düzeltir, kararın hukuka uygun olduğu kanısındaysa itirazı mercie gönderir. Doğrudan merci tarafından inceleme yapılmadığından öğretide bazı yazarlar itirazın aktarma etkisinin nispi olduğunu savunurken[30] diğer bazı yazarlar kural olarak itirazın aktarma etkisinin bulunmadığını savunmaktadır[31].
12.2. Önleme Etkisi
Yasa yollarına başvurunun, kararın kesinleşmesini ve uygulanmasını engellemesi, başvurunun önleme(durdurma) etkisidir. Olağan yasa yollarına başvuru, kararın kesinleşmesini önler. Ancak başvurunun kararın uygulanmasını önleme etkisi istinaf ve temyiz yolu için mevcut iken itiraz yoluna başvurunun kararın uygulanmasını önleme etkisi yoktur[32]. İtiraz yolunda kararı veren makam veya itirazı inceleyecek olan merci kararın geri bırakılmasına karar verebilir.(CMK m.269/2) Ancak gözlem altına alma kararına itiraz edilmişse itiraz kararın yerine getirilmesini her halükarda durdurur.(CMK m.74)
12.3.Yayılma Etkisi
Kanun yoluna başvuru sonucu verilecek karar bazı durumlarda bu yola başvurmayanlar hakkında da sonuç doğurabilir. Örneğin; hükmü temyiz etmeyen sanıkların da kararın bozulması durumunda bozmadan yararlanabilmektedirler. Buna kanun yoluna başvurmanın yayılma etkisi denir[33].
Birden çok şüpheli veya sanıktan bazılarının karara karşı itiraz edip bazılarının etmediği durumlarda itiraz etmeyenlerin de faydalanıp faydalanmaması gerektiği tartışmalıdır[34]. Bir kısım yazarlar; şüpheli veya sanıklardan bazılarının tutuklama kararına itiraz edip bazılarının etmediği durumlarda itiraz üzerine tutukluluğun kaldırılması ihtimalinde karara itiraz etmeyen kişilerin de tutuklamanın kaldırılması kararından faydalanması gerektiğini savunurken[35] aksi görüşteki yazarlar CMK’nın ne kanun yollarına ilişkin genel hükümlerinde ne de itiraza ilişkin hükümlerinde açık bir düzenleme bulunmadığından itiraz sonucu verilen kararın yayılma etkisinin bulunmadığını ifade etmektedirler[36].
SONUÇ
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Altıncı Kitap İkinci Kısım’ında Olağan Kanun Yollarının ilki olarak 267-271 maddeleri arasında düzenlenen itiraz, hakim ve kanunda açıkça öngörüldüğü hallerde mahkeme kararlarının, bu karardan zarar gören ilgili kişinin başvurusu üzerine kural olarak başka bir mercide yeniden incelenmesine imkan tanıyan kanun yoludur[37]. İlgili kavramı diğer kanun yollarına başvuru hakkı olan kişiler haricinde yargılama sonucunda verilecek karardan doğrudan etkilenmeyecek ancak yargılama aşamalarında verilen ara kararlardan etkilenen kişileri de kapsamaktadır.
Mahkemenin hükme esas teşkil etmeyen yargısal nitelikteki ara kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilmektedir. İstisnai olarak ara karar niteliğinde bulunmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı da itiraz yoluna gidilebilmektedir.
İtiraz yoluna gidilebilen kararlar sadece hâkimlik ve mahkeme kararları olduğu için cumhuriyet savcısı veya kolluk tarafından alınan karar ve yapılan işlemlere karşı kanun yolu anlamında itiraz yoluna gidilemez. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun cumhuriyet savcılığınca verilen bazı kararlara örneğin cumhuriyet savcısının takdir yetkisini kullanarak kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar vermesi durumunda bu karara itiraz edilebileceği düzenlenmişse de bu itirazın kanun yolu anlamında itiraz başvurusu olmadığı ortadadır. Zira sadece hakim ve mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilmektedir. Kaldı ki kanun yolu anlamında itiraz süresi 7 gün iken cumhuriyet savcısının anılan kararına karşı itiraz süresi 15 gündür.
İtiraz, kararı veren hâkim veya mahkemeye yapılır. Hâkim veya mahkeme yapacağı inceleme sonucunda itirazı haklı bulursa kararı düzeltir, bu ihtimalde itiraz prosedürü tamamlanmış olur. İtiraz yerinde görülmezse başka hiçbir inceleme yapılmadan ilgili mercie gönderilir. Merci başvurunun kabul edilebilirlik şartlarını taşıdığını tespit ederse işin esasını incelemeye geçer. Merci, incelemesini yaparken kararı hem maddi hem de hukuki yönden inceleyerek kararını verir. Karar vermek için gerekli incelemeyi kendisi yapabileceği gibi gerekli incelemenin yapılmasını da isteyebilir. Merci, verilen kararı hukuka uygun bulursa itirazı reddeder, itirazı haklı bulursa hukuka aykırı olduğunu tespit ettiği kararı kaldırarak itiraz konusunda da kendisi karar verir.
Olağan kanun yolları arasında düzenlenen itiraz kanun yolunda, diğer olağan kanun yollarının aktarma, kararın kesinleşmesini ve uygulanmasını önleme, yayılma gibi etkileri sınırlı olarak bulunmaktadır. Bununla birlikte kanun koyucu, itirazı istinaf ve temyiz yollarından ayrı kendine özgü kuralları bulunan bir kanun yolu olarak düzenlemeyi tercih etmiştir.
KAYNAKÇA
Arıcan Yavuz Ceza Yargılaması Hukukunda İtiraz Yolu(Yüksek Lisans Tezi https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/giris.jsp ET:10.05.2018) , 2006
Centel Nur Zafer Hamide Ceza Muhakemesi Hukuku Yenilenmiş ve Gözden Geçirilmiş 9. Bası İstanbul,2012
Kunter, Nurullah- Yenisey, Feridun, Nuhoğlu, Ayşe: Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, 18. baskı, 2010
Özbek Veli Özer, Kanbur Mehmet Nihat,Doğan Mehmet Koray, Bacaksız Pınar Tepe İlkerCeza Muhakemesi Hukuku Güncelleşmiş ve Geliştirilmiş 5. Baskı Ankara ,2013
Özbek Veli Özer, Meraklı Serkan, Karar İncelemesi Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasının Kararına İtiraz Üzerine Yapılacak Denetim Prof. Dr. Nur Centel’e Armağan) (http://dergipark.gov.tr/download/issue-file/474 ET:10.05.2018) C. 19, S. 2, 2013, s. 221-236
Özen, Mustafa Ceza Muhakemesi Hukukunda İtiraz Kanun Yolu, Ankara, 2011
Öztürk Bahri, Erdem Mustafa Ruhan Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, 2008
Topaloğlu, Ali Ceza Muhakemesi Hukukunda Olağan Kanun Yolu Olarak İtiraz (Yüksek Lisans Tezi https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/giris.jsp ET:10.05.2018 ) 2014
Toroslu Nevzat Feyzioğlu Metin, Ceza Muhakemesi Hukuku 11. Baskı Ankara, 2013
Yenisey Feridun Nuhoğlu Ayşe Ceza Muhakemesi Hukuku, Ankara, 2016
[1] Özbek Veli Özer, Kanbur Mehmet Nihat, Doğan Mehmet Koray, Bacaksız Pınar Tepe İlker Ceza Muhakemesi Hukuku Güncelleşmiş ve Geliştirilmiş 5. Baskı Ankara, 2013: s.742 [2] Özen, Mustafa: Ceza Muhakemesi Hukukunda İtiraz Kanun Yolu, Ankara, 2011: 98 Akt: Topaloğlu, Ali Ceza Muhakemesi Hukukunda Olağan Kanun Yolu Olarak İtiraz (Yüksek Lisans Tezi https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/giris.jsp ET:10.05.2018) 2014: s.135 [3] Kunter, Nurullah- Yenisey, Feridun, Nuhoğlu, Ayşe: Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, 18. baskı, 2010: s.624 Akt: Topaloğlu, s.88 [4] Toroslu Nevzat Feyzioğlu Metin, Ceza Muhakemesi Hukuku Ankara 2013: s331-332 [5] 6706 Sayılı Cezai Konularda Uluslararası Adli İş Birliği Kanunu m.18 gereği mahkemece verilen kararlara karşı doğrudan temyiz yoluna gidilmektedir. [6] Yenisey Feridun Nuhoğlu Ayşe Ceza Muhakemesi Hukuku, Ankara 2016 s.859 [7]Topaloğlu, AliCeza Muhakemesi Hukukunda Olağan Kanun Yolu Olarak İtiraz (Yüksek Lisans Tezi https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/giris.jsp) ,2014:s.143 [8] Özbek, Kanbur ,Doğan, Bacaksız, Tepe s.739 [9] …Usulün 293. maddesi, kanun yolu için nereye başvurulacağında yanılma halinin, başvurmanın hükümsüzlüğü sonucunu doğurmasını ve böylece fertlerin haksızlığa uğramasını önlemek için konulmuştur. Lâkin, 310. maddenin birinci fıkrası hükmü gibi açık ve kesin bir hüküm karşısında, Hukuk Fakültesini bitirmiş ve stajdan geçmiş bir Savcının temyiz dilekçesini hükmü veren mahkemeye vereceğinde yanılması söz konusu edilemez. Bu yanılma, savcıdan gayrı kimseler için, faraza sanıklar veya dâvaya katılanlar yani fertler için düşünülebilir. O halde, savcının 293. maddeden yararlanması, maddenin kanuna konulmuş amacına aykırı düşer. Bu sebeple, hükmün kanundaki yeri ve yazılışında ilk görünüşte savcı ile diğer ilgili kimseler arasında bir ayırım gözetilmemiş bulunmasına dayanılarak savcının temyizinde de uygulanması doğru olmaz. Çünkü, bir kanun hükmünün sadece sözüne dayanılarak amacına aykırı şekilde yorumlanması, hukukun genel kurallarına uygun değildir. …Gerçekten ceza davasında Savcı, kamu görevi yapan bir kimse olarak bir takım yetkilere sahiptir, fakat kişi olarak işle bir ilgisi yoktur. Savcının bir kararı temyiz etmesi veya etmemesi, şahsına ait bir takdir meselesi değildir. O, Kamu yararına olacağı kanısına varınca, kanun yoluna başvurmak zorundadır. Bütün bunlar gösteriyor ki Savcının halele uğrayacak hakları yoktur. O kanun yoluna doğru olarak başvurmazsa görevini yerine getirmemiş olur. YİBBGK 1961/2 E. 1962/1 K. 22.01.1962 https://www.lebibyalkin.com.tr (ET:23.04.2018) [10] Yerel Mahkeme uyarlama kararında yasa yolunun temyiz yerine, itiraz olarak gösterilmesi nedeniyle, Yerel C.Savcısı bu bilgilere dayanarak temyiz süresi içinde itiraz yasa yoluna başvurmuştur. Bu durumda itiraz merciinin, yasa yoluna başvuruda hataya düşüldüğünü saptayarak, kararın tabi bulunduğu doğru yasa yolunun temyiz olduğuna işaretle inceleme yapılabilmesi için dosyayı Yargıtay'a göndermesi gerekirken, kendisini yetkili ve görevli sayarak başvuruyu sonuçlandırmak suretiyle verdiği; …. kararlar hükümsüzdür. YCGK 2007/6-165 E., 2007/169 K. 17.07.2007 T. https://emsal.yargitay.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/yeniTasarim/index.jsp ET:24.04.2018 [11] Centel Nur Zafer Hamide Ceza Muhakemesi Hukuku Yenilenmiş ve Gözden Geçirilmiş 9. Bası İstanbul,2012 s.723 [12] 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasasında, yasa yoluna başvuru hakkından önceden vazgeçme kabul edilmemiş, aynı Yasanın 266. maddesinin 1. fıkrasıyla yalnızca yasa yoluna başvurulduktan sonra, bu konuda karar verilinceye kadar geri almaya olanak sağlayan bir düzenlemeye yer verilmiş olduğundan; sanığın 2.6.2005 günü yüzüne karşı açıklanan hükümle ilgili olarak verdiği 3.6.2005 günlü dilekçesindeki "cezanın onaylanması, temyiz edilmemesi istediğine ilişkin bildiriminin hukuken sonuç doğurma yeteneği bulunmadığından, savunmanının yasal süredeki 9.6.2005 günlü temyiz başvurusu ve sanığın bununla uyumlu 14.6.2005 günlü açıklaması karşısında… Y.6.CD., 2005/10068 E., 2005/7180 K. 09.09.2005T. https://emsal.yargitay.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/yeniTasarim/index.jsp ET:27.04.2018 [13] Öztürk Bahri, Erdem Mustafa Ruhan Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, 2008 s.859 [14] Centel/Zafer, aynı mantıkla CMK m.234/2 uyarınca görevlendirilen zorunlu vekilin de davaya katılmanın gerçekleştiği hallerde mağdurun iradesine aykırı olarak kanun yolundan vazgeçebileceğini savunmaktadır. Centel , Zafer s.724 [15] Ayrıntılı bilgi için Topaloğlu,2014:202-203 [16] Toroslu, Feyzioğlu s.334 [17] Özen, s. 116 Akt: Topaloğlu, s.204 [18]Arıcan Yavuz Ceza Yargılaması Hukukunda İtiraz Yolu(Yüksek Lisans Tezi https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/giris.jsp ET:10.05.2018) 2006 s.87 [19] Yenisey Nuhoğlu, 2016:866 [20] Özbek Veli Özer , Meraklı Serkan, Karar İncelemesi Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasının Kararına İtiraz Üzerine Yapılacak Denetim Prof. Dr. Nur Centel’e Armağan) (http://dergipark.gov.tr/download/issue-file/474 ET:10.05.2018) s.226 [21] Özbek, Kanbur ,Doğan, Bacaksız Tepe s.748 [22] Yenisey Nuhoğlu, s.866 [23] Özbek, Kanbur ,Doğan, Bacaksız Tepe s.747 [24] Özbek, Kanbur ,Doğan, Bacaksız Tepe s.747 [25] YCGK, 2012/10-534E. 2013/15 K. 22.01.2013 T. Aksi yönde bazı yazarlar savcı ve sonra müdafi veya vekilin dinlenilmesinin duruşma yapılmasına imkân sağladığı savunmaktadır. Centel , Zafer,s.729 [26] YCGK, 2012/10-534E. 2013/15 K. 22.01.2013 T. [27] Y.5. CD 2008/9466 E. 2008/7622 K.16.7.2008 T. (https://yargitaykarar.wordpress.com/category/genel/page/267/ ET:10.05.2018) [28] Topaloğlu, s.208 [29] Özbek, Kanbur ,Doğan, Bacaksız Tepe s.730 [30] Arıcan, s.83 [31] Özbek, Kanbur ,Doğan, Bacaksız Tepe s.746 [32] Arıcan,s. 50 [33] Özbek, Kanbur ,Doğan, Bacaksız Tepe s.730 [34] Topaloğlu,s.216 [35] Kunter Yenisey Nuhoğlu, s. 1663 Akt: Topaloğlu s.216 [36] Arıcan, s.83 [37] Centel , Zafer, s. 727
Comments